Markalar
imajlarını nasıl belirlemeli ve tüketiciyle nasıl iletişim kurmalı sorularının
cevabına bu hafta bakacağımızı söylemiştik. Kaldığımız yerden devam edelim.
Marka
imajının nasıl belirleneceğini anlamak için insan beyninin nasıl çalıştığını
anlamamızda fayda var. Yapılan araştırmalar insan beyninin iki lobunun insanın
düşünce biçimi ve algılamasına yön verdiğini gösteriyor. Araştırma sonuçlarının
özetine bakacak olursak araştırmalar gösteriyor ki sağ beyin
yaratıcılığa ve duygusallığa, seslere ve renklere, hayal gücüne, sezgilere ve
soyut algılamalara daha yatkın çalışırken; sol beyin mantıklı, sistematik ve
analitik düşünmeye, yazı ve sayılara, ölçme- değerlendirme ve eleştiriye daha
yatkın olarak çalışmakta.
Marka imajı oluşturma
çalışmalarının temelinde ise satın alma kararını beynin sol yani mantıklı ve
rasyonel yanından sağ yani duygusal, sezgisel yanına kaydırabilmek yatıyor.
Teori olarak basit görünen bu
süreç ne yazık ki uygulamada bu kadar kolay değil. Bu algıyı yaratabilmek için
çok çeşitli süreçlerin başarıyla yönetilmesi gerekiyor.
Marka imajını oluşturmak için
öncelikle yönetilmesi gereken süreç marka kişiliği ve kimliği oluşturma
sürecidir. Zira marka imajı, marka kişiliği ve kimliğinin tüketicinin algı
süzgecinden geçerek oluşturduğu bir imajdır. Tüketici o markayı kullanarak ya
kendi kişiliğini, ya idealindeki kişiliği ya da kendi kişiliğindeki bazı
boyutları ifade edebilmek ister. Marka kişiliği tüketici tercihini ve
kullanımını en çok etkileyen faktördür.
Peki ama markanıza nasıl bir
kişilik seçeceksiniz? Her şeyden önce kişiliksizliğinde bir kişilik olduğunu
unutmadan işe başlayın. Markanız mutlaka kişilikli olsun. Marka kişiliğiniz
firma kişiliğinize uygun olmalı ve tutarsızlık göstermemelidir. Burada yapılan
yanlışlardan birisi marka kişiliğinizi reklâmcı, web tasarımcı, ajans, danışman
vb. eline bırakarak firmanızın veya diğer ürünlerinizin yarattığı algılamaya
tamamen ters kişilik özellikleri geliştirilmesi, diğeri ise reklamcı, tasarımcı
vb. değiştikçe marka kişiliğinin de değişmesidir.
Marka kişiliği yaratmada
yapılmaması gerekenlerin bir diğeri ise ideal gerçek dışı bir kişilik
oluşturmaya çalışmaktır. Unutmayın bir insan nasıl hem hırslı, hem mütevazi,
hem şefkatli hem de eğlenceli olamazsa bir markada bu kişilik özelliklerinin
tümünü bir arada barındıramaz.
Gelelim markamıza nasıl bir kişilik belirleyeceğimize.
Uzmanlar marka kişiliğinin insan kişiliklerinin daha idealize edilmiş ve
keskinleştirilmiş hali olduğunu belirtiyorlar. Yapılan araştırmalar dünyadaki
markaların %95? inin 5 ana kişilik grubuna girdiğini gösteriyor. Bu kişilik
özellikleri şöyle;
- Samimi:
Bu kişilik grubu ayakları yere basan, dürüst, sağlıklı, neşeli kişilik
özelliklerini içinde barındırıyor ve bu tarz markalar aileye yönelik,
geleneksel, içten, ahlaklı, klasik, duyarlı, dostça, sıcak, mutlu olarak
algılanıyor. Ülkemizden Sütaş, Komili, Bonus Card, Solo bu kişilik grubuna
örnek olarak verilebilir.
- Heyecanlı:
Bu kişilik özelliği içinde cesur, canlı, yaratıcı, modern özelliklerini
barındırıyor ve algılamada moda, heyecanlı, olağandışı, gösterişli, genç,
komik şaşırtıcı, eğlenceli, bağımsız, çağdaş vb. etki yaratıyor. Bu
özellikteki markalarımıza ise Hazır kart, Mavi Jeans, Power FM iyi birer
örnek.
- Uzman: Uzman
kimliği içinde Güvenilir, Zeki, Başarılı özelliklerini barındırıyor.
Algıda ise çalışkan, verimli, lider, yönetici, ciddi, kolektif izlenimi
yaratıyor. Bu markalara örnek olarak Garanti Bankası, IBM, CNN Turk
verilebilir.
- Sofistike: Bu
kişilikte öne çıkan özellikler ise üst sınıf ve çekicilik. Algılanış
biçimleri ise çekici, yumuşak, nazik, seksi, gösterişli, görmüş geçirmiş.
Örnekleri ise Vakko, Hillside, Citibank, Paşabahçe ve yeni Türk markamız
Godiva.
- Sert: Dışadönük
ve Dayanıklı özelliklerini barındıran son kişilik özelliğinde yer alan
markalar erkek, maço, atletik, güçlü, dayanıklı, aktif imajı
sergiliyorlar. Sigara reklamlarının yasaklanmasıyla işi zora girsede
Marlboro, Harley-avidson, Levi?s ve bir Türk markası Fatih Terim bu
kişilik özelliğini taşıyan markalara örnekler.
Türkiye? nin ve Doğu Akdeniz? in gündemi hızlı değişiyor ve haftaya
devam ederiz demek zorlaşıyor. Onun için marka konusunda yazılarımıza ara ara
devam edeceğiz demek sanırım en doğrusu. Hatta belki bu yazıları sitede ayrı
bir başlık altında sunmak daha doğru olacak. Site editörlerimizden bu konuya
ilgi göstermelerini de buradan rica edelim.